İstanbul’un seçkin lezzet destinasyonu Octo İstanbul’un Executive Chef Şafak Erten ile yeni tarifler ve menü oluşturma süreçleri hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Röportajımıza başlamadan önce biraz kendinizden ve mutfakla ilk tanışma sürecinizden bahsedebilir misiniz?
Bolu Mengen’de doğdum ve topraklarımızda yüzlerce yıldır süregelen aşçılık geleneğinin bir parçası olarak büyüdüm. Ailem, üç kuşaktır aşçılık mesleğini sürdürüyor ve bu da benim çocukluktan itibaren mutfakla iç içe olmamı sağladı. Eğitim hayatım boyunca da bu mesleğe olan ilgimi pekiştirdim. Türkiye’nin en prestijli okullarından Mengen Anadolu Aşçılık Meslek Lisesi’nde eğitim aldıktan sonra, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Mengen Meslek Yüksek Okulu Aşçılık bölümünden mezun oldum. 16 yıllık profesyonel kariyerimde hem Türkiye’de hem de yurt dışında birçok uluslararası markada çalışma fırsatı buldum. JW Marriott Hotel Ankara’nın açılış kadrosunda yer aldım ve daha sonra JW Marriott Endonezya ve Suudi Arabistan otellerinde Türk yemekleri festivalleri düzenleyerek, Türk mutfağını uluslararası platformda tanıttım. Ayrıca, dünyanın en yüksek restoranı olan Dubai Burj Khalifa’daki Atmosphere ve Riga Old Town’daki Grand Hotel Kempinski gibi farklı lokasyonlarda değerli deneyimler kazandım. Antalya’da Paloma Finesse’in açılış kadrosunda görev aldım ve Türkiye’de bir ilk olan Chef’s Kitchen projesini yürüttüm. Dünyaca ünlü ve ödüllü şeflerle çalışarak, bu projede büyük bir başarıya imza attık. Kempinski Hotel, Sofitel ve Raffles İstanbul gibi önemli markalarda da çalıştım. 2024 yılında, Gault & Millau Türkiye rehberi tarafından Yılın Yükselen Şef ödülüne layık görüldüm ve Uzakdoğu restoranımıza 1 toque kazandırdım. Şu anda JW Marriott İstanbul Bosphorus Hotel’de Executive Chef olarak görev yapmaktayım.
Şuanda İstanbul’un seçkin lezzet destinasyonu Octo İstanbul’un Executive Chef görevini üstleniyorsunuz. Octo İstanbul’un Şafak Erten yönetimindeki menüsünde ne gibi farklı lezzetler sunuyorsunuz?
Octo İstanbul’un menüsünde, taze deniz ürünleri ve Akdeniz mutfağını, Türk yerel ürünleriyle harmanlayarak sunuyoruz. Coğrafi işaretli ve doğal tarım ürünlerini kullanarak, sürdürülebilirlik ilkesine bağlı kalıyoruz. Misafirlerimize her zaman en taze balık ve deniz mahsullerini sunarken, bu ürünleri modern dokunuşlarla yorumluyoruz. Amacımız, sadece lezzetli yemekler değil, aynı zamanda unutulmaz bir gastronomik deneyim yaşatmak Menümüzde yer alan her yemeği, doğaya ve çevreye duyarlı bir anlayışla hazırlıyoruz. Yerel ve organik malzemelerle özenle hazırlanan yemeklerimiz, hem lezzet hem de sunum açısından dikkat çekiyor. Octo İstanbul’da, misafirlerimize sağlıklı ve sürdürülebilir bir yemek deneyimi sunmak, mutfak anlayışımızın temel taşlarından biri.
Gault & Millau’da Yükselen Şef olmak üzere iki farklı kategoride yer aldığınızı görüyoruz. Bu başarılarda aslında ekip çalışması ve zaman yönetimi bir hayli ön plana çıkıyor. Bunu nasıl başardığınızı HM Gazete okuyucularımız için anlatabilir misiniz?
Gault & Millau’da Yükselen Şef olarak yer almak, sadece bireysel bir başarı değil, aynı zamanda güçlü bir ekip çalışmasının ve etkili zaman yönetiminin bir yansımasıdır. Başarılarımın ardındaki en önemli faktörlerden biri, profesyonel ve uyumlu bir ekip oluşturmaktır. Ekibimi sürekli motive ederek, herkesin yeteneklerini en iyi şekilde kullanabileceği bir ortam yaratıyorum. Zaman yönetimi, mutfakta her şeyin sorunsuz ilerlemesi için çok önemlidir. Malzemelerin hazırlanması, yemeklerin zamanında sunulması ve her şeyin mükemmel bir şekilde organize edilmesi gerekmektedir. Ekibimle birlikte, mutfakta esneklik sağlayarak, olası sorunlara karşı hızlı çözümler üretebiliyoruz. Ayrıca, sürekli geri bildirim alarak, düzenli eğitimlerle gelişimimizi sürdürüyoruz. İletişim ve planlama, bu başarıya ulaşmamda kilit rol oynayan unsurlardan.
Yeni tarifler ve menüler oluşturmayı sever misiniz? Yeni tarif ve menüler oluştururken ilham aldığınız mutfaklar veya şefler var mıdır?
Kesinlikle, yeni tarifler ve menüler yaratmayı çok seviyorum! Farklı kültürlerin mutfakları ve şeflerin yaratıcılığı bana ilham veriyor. Akdeniz mutfağı, taze sebzeler, zeytinyağı ve aromatik baharatlarla harika tarifler yaratmak için mükemmel bir temel sunuyor. Asya mutfağının baharat ve sunum estetiği ise yemeklerime farklı bir boyut katıyor. Fransız mutfağı ise klasik teknikleri modernize etme konusunda beni heyecanlandıran bir diğer mutfak. İlham aldığım şefler arasında, Yotam Ottolenghi’nin yaratıcı sebze tarifleri ve Massimo Bottura’nın İtalyan mutfağındaki yenilikçi yaklaşımı yer alıyor. Bu şeflerin mutfak felsefeleri, benim de yaratıcı süreçlerimde önemli bir yol gösterici oluyor.
Türk Mutfağı dışında dünya mutfaklarından hangisini kendinize yakın hissediyorsunuz? Varsa takip ettiğiniz dünyaca ünlü şeflerden örnekler verebilir misiniz?
Türk mutfağı dışında İtalyan mutfağını kendime çok yakın hissediyorum. İtalyan mutfağının taze malzemelere dayalı, zengin tatları ve sade sunumları beni her zaman cezbetmiştir. İtalyan mutfağındaki makarna ve pizzalar kadar, mezelerin ve tatlıların da ayrı bir keyif verdiğini düşünüyorum. Takip ettiğim dünyaca ünlü şefler arasında, Massimo Bottura, Yotam Ottolenghi ve Alain Ducasse yer alıyor. Massimo Bottura, İtalyan mutfağına getirdiği yenilikçi dokunuşlarla öne çıkarken, Yotam Ottolenghi’nin Akdeniz ve Orta Doğu mutfaklarını birleştiren sebze odaklı tarifleri bana ilham veriyor. Alain Ducasse ise Fransız mutfağındaki zarafeti ve teknik bilgisiyle dünya genelinde birçok restorana yön veren bir şef.