2300 yıllık bir mirasın kalbinde yer alan The Museum Hotel Antakya, tarihle iç içe bir konaklama deneyimi yaşamak isteyen misafirlerini bekliyor.
Dünyanın önde gelen yayınları tarafından dünyanın en iyi otelleri arasında gösterilen The Museum Hotel Antakya, konuklarına eşsiz bir konaklama deneyimi yaşatıyor. Dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği de dâhil olmak üzere 30 bine yakın arkeolojik eserin bulunduğu otel, 200 odası, Ayan Meyan, Sixty Six, Birdy gibi şehre yeni bir soluk getiren mekânları, farklı büyüklükteki toplantı odaları, düğün ve davetler için balo salonu, tam donanımlı Balans SPA ve Fitness merkezi ile hizmet veriyor.
2009 yılında Asfuroğlu Ailesi tarafından temelleri atılan The Museum Hotel Antakya, 10 yıl süren bir kazı çalışmasının ardından faaliyete başladı. Otelin mimari tasarımı ise uluslararası arenada başarılı projelerle adını duyuran Emre Arolat tarafından yapıldı. Otelin tüm mühendislik gerektiren yapısal çözümleri Nodus Mimarlık ve Bülent Deveci tarafından gerçekleştirilmiştir.
Şehir oteli yapılması fikri ile ortaya çıktı
The Museum Hotel Antakya, 2009 yılında şu anda otelin bulunduğu yerde beş yıldızlı bir şehir oteli yapılması fikri ile ortaya çıktı. Otelin yapılacağı arazi, Asfuroğlu ailesine aitti ve o zamana kadar demir çimento deposu olarak kullanılıyordu. Bölge üçüncü derece sit alanı olduğu için öncelikle lokal otoritelerin denetiminde alanda arkeolojik eser olup olmadığının araştırılması için 29 adet sondaj kuyusu açıldı. Yaklaşık 10 yıl sürecek bir serüven de böylelikle başlamış oldu.
Tamamen Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürüttüğü çalışma ile açılan kuyulardan elde edilen veriler ışığında, 17.132 m²’lik otel inşaat alanının tamamında arkeolojik kazı yapılmasına karar verildi. 2010-2011 yılları arasında yaklaşık 120 işçi, 35 arkeolog ve beş restoratör-mimarın aralıksız çalışmaları ile arkeolojik kazı çalışmaları tamamlandı. 10 yıl süren çalışmalar sonunda aralarında Eros heykelciği ile sikkeler, metal objeler, mimari parçalar ve pişmiş toprak eserlerinde olduğu 30 bine yakın arkeolojik eser ortaya çıkarılarak belgelendi.
Tüm çalışmalar tamamlandığında, Asfuroğlu ailesi tarafından arkeolojik eserlere en ufak bir zarar vermeyecek bir otel projesi ile devam etme kararı alındı.
Projenin temeli sahada arkeolojik eserlerin bulunmadığı noktaların tespit edilerek bu noktalarda kuyular açılmasına ve bu kuyulara yerleştirilecek çelik kolonlarla odaların üste taşınmasına dayanıyordu. Bu amaçla sahada, tamamı el ile ve her birinin başında bir arkeolog bulunması şartı ile 66 adet kuyu açıldı.
Yüzde 90’ı çelik konstrüksiyon olarak dizayn edilen projede yaklaşık 20 bin ton yapısal çelik ve 5 bin ton inşaat demiri kullanıldı. Bu miktar, Paris’te bulunan Eyfel Kulesi’nde kullanılan çelik miktardan üç kat fazlasına tekabül ediyor.
Yapılan kazı çalışmalarında ortaya çıkan tarihi eserleri korumak amacıyla proje planını tamamen eserlere uygun olarak yeni bir mimari tasarımla şekillendiren The Museum Hotel Antakya, otel dışından gelebilecek misafirlerin bu kıymetli hazineleri görebilmesi için otelden bağımsız bir girişe sahip olan Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi’ni de hayata geçirdi.
“Beş kültür katmanında 13 farklı medeniyet”
The Museum Hotel Antakya’nın arkeolojik kazı çalışmaları sırasında Helenistik dönemden başlayarak İslami Döneme uzanan beş kültür katmanı ve 13 farklı medeniyete ait eserlere rastlanıyor.
Otel alanının ortasında Antik dönemde kabaca Güneydoğu – Kuzeybatı doğrultusunda aktığı görülen Parmenius Deresi’nin doğal yatağı bulunuyor. Dere yatağının kenarında yaklaşık olarak M.Ö 3. yüzyıla tarihlenen Helenistik kentine ait duvar yapısının bir bölümü açığa çıkarılıyor. Bu yapının dere taşkınlarına karşı bir bent vazifesi olduğu düşünülüyor. Bu alanın sonraki dönemlerde de kullanıldığı üzerine yapılan geç dönem duvar yapılarından anlaşılıyor. Kentin stratigrafisi (Tabakalanması) de bu alanda gözlemlenebiliyor.
The Museum Hotel Antakya’da yerinde görülebilecek eserler arasında, M.S 4. yüzyıla tarihlenen “Dünyanın en büyük tek parça taban mozaiği” yer alıyor. Birbirinden farklı geometrik motifli dokuz panelden oluşan mozaik yaklaşık 1050 m² büyüklüğünde. Bu mozaikte bölgede yaşanan üç büyük depremin etkileri görülebiliyor. Mozaiğin bir bölümünde kıvrılmış bir halı gibi dalgalı bir form bulunuyor.
Dere yatağının kuzey tarafında ise dere yatağını sınırlandıran ve yapıyı koruyan koruma duvarına sahip bir Roma hamam yapısı ortaya çıkarılıyor. Dere yatağına açılan su tahliye kanalları ve dere yatağından ayıran koruyucu duvarı, soğukluk ve sıcaklık birimleri, hypokaust sistemi ile küçük boyutlu sıra tipindeki bu hamam yapısı M.S 5. yüzyılın ortalarına tarihleniyor.
Arkeolojik alanın en öenmli bölümlerinden biri, 2011 yılında mimari proje kapsamında, kolon kuyularının açılması sırasında tesadüfen bulunan mozaikli alan. Bu alanda keşfedilen veM.S 2. yüzyıla tarihlenen Pegasus mozaiği proje planının yeniden revize edilmesine vesile oluyor ve binanın statiğini yeniden ayarlamak yaklaşık bir buçuk yıl sürüyor.
“2300 yıllık tarihi bir atmosferde konaklama deneyimi”
The Museum Hotel Antakya’nın 200 odası ve toplamda 400 yatak kapasitesi bulunuyor. Misafirler, müze ve kazı alanı, dağ, St. Pierre Kilisesi ve şehir manzaralarına hâkim standart, süit ve kral dairesi oda seçenekleri arasından seçim yapıyor. Ayrıca ayrı bir girişi ve toplantı odaları olan Nas Konut otelden daha izole bir tatil geçirmek isteyen konuklar tarafından tercih ediliyor.
Odaların dekorasyonunda otelin ve Antakya’nın ruhunu yansıtan dokunuşlar bulunuyor. Misafirlerin bir müzenin içerisindeki konakladıklarını odalarındayken bile hissetmeleri bu ince dokunuşlarla sağlanıyor. Özellikle kazı alanında yer alan Kuşlu Mozaik ile resmedilen oda duvarları, odanın atmosferine bambaşka bir hava katıyor.
The Museum Hotel Antakya, konuklarına hem yerel hem de özel bir gastronomi deneyimi yaşatmayı hedefliyor. Otelin farklı konseptlerde beş mekânı bulunuyor. Misafirler, Antakya mutfağının yöresel lezzetleri için Ayan Meyan’ı, after partiler ya da özel davetler için Sixty Six’i, zengin bir açık büfe kahvaltı ve akşam yemeği için Sefahat’i, hamburger, makarna, salata, leziz tatlılar için Birdy’i, yazın açık olan ve manzarası ile büyüleyen Seyri Alem’i tercih edebilirler. The Museum Hotel Antakya, farklı büyüklükteki toplantı odalarına, düğün ve davetler için büyük bir balo salonuna ve tam donanımlı bir spa ve fitness merkezine de sahip.