Feriye, dekk, Restoran Modern markalarını bünyesinde bir araya getiren c-paces’in markası Madera, modern Türk mutfağını açık ateşin gücüyle yeniden yorumluyor. Latince’de “anne” anlamına gelen mater kökünden türeyen ve zamanla “doğa”, “tabiat ana” ve “ağaç” anlamlarını kazanan Madera; ateşin başrolde olduğu, özel pişirme teknikleriyle hazırladığı lezzetleri yeni menüsünde sunuyor. Mutfak lideri Ertan Özturan ve danışman şef Yılmaz Öztürk rehberliğinde hazırlanan menü, yeni nesil gastronomi deneyimi yaşamak isteyenleri şehrin merkezinde yer alan Madera’ya, açık ateşin etrafına davet ediyor.
İstanbul’un kalbinde, Maçka’da yer alan Madera; bahar-yaz sezonuna özel hazırlanan yeni menüsüyle misafirlerini ağırlamaya başlıyor. c-paces çatısı altında konumlanan mekân, ateşin gücüyle pişen, doğadan ve ateşten ilham alan tabaklarını, yerel üreticilerden gelen malzemelerle buluşturuyor. Pişirme tekniğinde deneyim ve yaratıcılığı bir araya getiren, sürdürülebilirlik ve atıksız mutfak ilkesiyle misafirlerini ağırlayan Madera, ateşi yalnızca bir pişirme tekniği olarak değil lezzetin ve doğallığın temeli, bir araya gelmenin sebebi olarak da konumlandırıyor.
İlhamını ateşten alıyor, menüsüyle fark yaratıyor
Latince’de anne anlamına gelen “mater” kelimesinden türeyen Madera; doğa ve tabiat anlamlarına da geliyor. İspanyolca’da ise “Bu senin tabiatında var!” anlamına da gelen bu isim, ilhamını ateşten ve tabiattan alan mekân için özenle seçildi. Doğayla ve ateşle kurduğu çok katmanlı deneyimiyle Madera, adıyla uyumlu açık ateş konseptli menüsüyle fark yaratıyor.

Ateşin dili modern sunumlarla birleşiyor
Açık ateş konseptinin arkasında, Madera’nın mutfak lideri Ertan Özturan bulunurken, menünün danışmanlığını ise ünlü şef Yılmaz Öztürk yapıyor.
Mutfakta ateşin dilini modern sunumlarla konuşturan Özturan, doğaya saygılı, rafine reçeteleriyle yerel lezzetleri evrensel bir anlatıya dönüştürüyor.
Şef Yılmaz Öztürk, Türkiye’nin saygın mutfaklarında yıllar süren deneyiminin ardından, kendi kurduğu L’Escargot’ta Ege’nin doğasından aldığı ilhamla gastronomiye yeni bir soluk kazandırmış bir isim. İstanbul’da Mürver ve Bodrum Loft Elia gibi restoranlarla öne çıkan, ayrıca Tokyo’dan San Francisco’ya kadar birçok şehirde Türk mutfağının çağdaş yüzünü temsil eden Öztürk, şimdi de bu birikimini Madera’ya taşıyor.

Denizden karaya açık ateşte pişen lezzetler
Madera İstanbul’un bahar/yaz menüsünde, taş fırından çıkan yorumlanmış klasikler, modern bir dokunuşla sunuluyor.
Mini lahmacun “Kuş Gözü”, İstanbul sokak lezzetlerine gönderme yapan “Kokoreçli Çıtır”, Ege’nin aromatik otlarıyla hazırlanan “Ege Otlu & Damla Sakızlı Pide”, ustalıkla hazırlanan “4 Peynirli Pide”, kuş üzümlü ve fıstıklı “Kapalı Bafra Pide” ve füme kuzu dilimleriyle hazırlanan “Füme Etli Çıtır Yassı Pide” menünün öne çıkan taş fırın lezzetleri arasında yer alıyor.
Denizden gelen lezzetler arasında, közlenmiş cibes otu ve tarhana sosuyla servis edilen “Külde Ahtapot”, ev yapımı köy erişteli “Ahtapot & Domates Sos”, zeytinli rezene ve Ege otları kremasıyla tamamlanan “Levrek-Açık Ateş” öne çıkıyor.

Karadan gelen lezzetler ise; satır kıymayla hazırlanan “Geleneksel Madera Kebap”, közlenmiş patlıcan yoğurtlu “Pideli Köfte”, açık ateşte pişen “Askıda Dana Bonfile”, taş fırında 6 saatte yavaşça pişmiş “Dana Kaburga” ve kuru dinlendirilmiş “Dana Pirzola”, Ege’den ilhamla hazırlanan “Trakya Kıvırcık Kuzu Tandır”, limonlu arpa şehriyeli “Kuzu İncik” ve Anadolu’dan ilhamla hazırlanan, Antalya usulü tahinli piyazla sunulan “Köfte & Piyaz” gibi özgün tatlarla zenginleşiyor.
Madera’ya kalabalık giden misafirler için, yemekler “Büyük Tabaklar” konseptiyle 2-3 kişilik olarak servis ediliyor. Ayrıca, “Bugüne Özel” konseptiyle her gün seçilen et çeşitleri ve günün taze balıkları, mevsimlik eşlikçilerle birlikte sunuluyor.