“Mon Rêve, yani Rüyam, Hayalim. Bir rüya gördüm, bir hayalim var, onu gerçekleştirmeye çalışıyorum: Tutkumu bir markaya dönüştürmek.” Böyle diyor Mon Rêve Chocolat’nın kurucusu Elifcan Çebi.
Çocukken anneannesinin kaynattığı dağ çileği reçelinin tadıyla, sabah yataktan kalktığında mutfaktan gelen enfes su böreği kokusuyla başlamış Elifcan Çebi’nin lezzetle olan macerası. Ünlü Şef Mehmet Yücel’in bir workshop’undaysa tutkusunu bulmuş: Çikolata. Chocolate Academy’de eğitim görmüş, Alexandre Bordeaux, Marc Pauquet, Andrey Dubovik gibi dünya çapında ustalardan eğitim almış. Genç yaşında, küçük kızıyla İngiltere’ye, Brighton’a yerleşen Çebi burada iki marka yaratmış: No Sugar More Book ve kızının adını taşıyan Ada’s Chocolate. Bir yandan çikolata tasarlamış, üretmiş (“Çünkü çikolata bir zanaat olduğu kadar bir sanattır” diyor), bir yandan da eğitimini sürdürmüş ve tamamlamış. “Pandemi bir yol ayrımı oldu.” diyor Çebi. Türk tüketicilerinin, çikolata severlerin yararına bir yol ayrımı: İstanbul’a dönmüş ve burada üçüncü markasını Mon Rêve Chocolat’ı kurmuş. Çebi kendine seçtiği segmenti “Premium artizan çikolata” olarak tanımlıyor. Yani üretim süreci fabrikasyona değil – en kaliteli malzeme ile el emeğine dayanan üst kalite ürün. “Erimiş sıcak çikolatanın kokusu, dokusu ve sınırsız yaratıcılığa olanak veren özgürlük hissi…” Ve tabii girişimci ruhu…
Tek tip kalıp kullanarak, çalıştığı prestijli markaların, seçkin otel ve cafelerin renkleri, marka kodları ve dönemsel konseptleriyle farklı zevklere hitap eden “bonbon çikolatalar” üreten Çebi sürekli yeni tatlar, beklenmedik birleşimler denediğini söylüyor. Mükemmel çikolatanın sırrı bellidir, diyor: En iyi malzeme, yaratıcılık, cesaret, çikolata aşkı ve emek, emek, emek…
Mon Rêve Chocolat’nın yaratıcısının ne demek istediğini size yine en iyi… damağınız anlatacaktır!