Rebul Şirketler Grubu Co-CEO’su Nüket Filiba, 1895 yılında temelleri atılan ve dile kolay tam 127 yıldır müşterilerine aynı kaliteyi ve aynı kokuyu sunmayı başaran Atelier Rebul markasının hikâyesini, kültürünü ve Horeca sektörüne yönelik çalışmalarını Horeca Mailing Gazete’ye anlattı.
Atelier Rebul’ün marka yolculuğu nasıl başladı? Bize biraz hikayesinden bahsedebilir misiniz?
Bizim köklü geçmişimiz; 1895’te, Fransız genç bir eczacı olan Jean Cesar Reboul’ün, Beyoğlu’nda, “Grande Pharmacie Parisienne”- Büyük Paris Eczanesi adıyla Türkiye’nin ilk eczanelerinden birini kurmasıyla başladı. Kozmetik pazarındaki gücümüzü de buradan alıyoruz diyebiliriz. 127 yıldır sahip olduğumuz eczacılık deneyimi ve koku uzmanlığımızdan yola çıkarak eski arşivlerimizdeki formülleri, uzmanlık alanımız olan bitkileri, eczanede kullanılan geleneksel yöntemleri modern ve bilimsel yaklaşımla harmanlayarak ürünlerimizi geliştiriyoruz. Bunu yaparken korumaya çalıştığımız marka değerlerimiz; güven, kalite, eczacılık geçmişimiz, mirasımız, doğallığımız ve samimiyetimiz. Rebul ve Atelier Rebul severler de bu değerlerin farkında. Bizim için en güzel yanı da bu.
Daha çok kolonya ürünlerinizle tanınıyor olsanız da aslında çok geniş bir yelpazede ürünleriniz var. Ürün gamınızla ilgili bilgi alabilir miyiz?
Evet, hepimizin aklına ilk gelen şüphesiz ikonik Rebul Lavanda Kolonyası. Türk halkının ikonik ürünü ve evlerimizde bir asrı aşkın süredir misafirliğini sürdüren Rebul Lavanda Kolonyası, ne mutlu ki evlerimizin baş köşesindeki yerini korumaya devam ediyor. Lavanta kolonyamız hala her yıl, Fransa’nın güneyinde, Grasse kentine yakın aynı tarladan, gün ağarana kadar toplanan aynı lavanta çiçekleri ile üretiliyor. 125 yılı aşkın süredir, aynı koku standardını yakalayabilmek için bize özel o sihirli formülü ve özel üretim sürecini uyguluyoruz. Geçmişimizden gelen ustalık ve koku uzmanlığımız ile Lavanda Kolonyası dışında çok tercih edilen onlarca eşsiz ve kalıcı kokularıyla yarattığımız kolonyalarımız da var. Eski günlerde Beyoğlu’nda dolaşmak için, İstanbul beyefendilerinin Rebul’ün lavantasının sürülmesi gerektiği kuşaktan kuşağa bir efsane olarak aktarıldıysa, bugün de Atelier Rebul olarak ilhamımızı bu tarihimizden alıyor ve günümüzde en kaliteli ve zarif şekilde devam ettiriyoruz. Köklü formüllerimiz ve koku uzmanlığımız ile bugün parfüm, kolonya, mum, çubuklu oda kokusu, banyo & vücut bakımı ürünleri ve doğal cilt bakımı kategorisindeki ürünlerimizle müşterilerimizin yanındayız. Kolonyaları ile Türk koku tarihini yazmış ve koku uzmanlığı ile ön planda olan bir marka olarak, eczacılık geçmişimiz, gizli formüllerimiz sayesinde geliştirdiğimiz doğal cilt bakımı ürünlerimizle de kozmetik pazarında fark yaratıyoruz. Güzelliği, sağlığı bilimsel uzmanlıkla bir araya getiriyoruz. Her ürünümüz ve koleksiyonumuzla müşterilerimizin yaşam tarzlarının bir parçasıyız.
Sosyal sorumluluk ve sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarınızı anlatabilir misiniz?
Sürdürülebilirlik eforlarımız, markamızın DNA’sına işleyen önemli bir konu başlığı. Üretim tesislerimiz, ürünlerimiz ve özel projelerimizle dünyaya yeşil bir iz bırakmayı misyon ediniyoruz. Doğa dostu ürün hareketimizle güzelliğin 3R’sini “Refill/Reuse/Reduce” kabul ediyor ve “yeniden doldurun, yeniden kullanın, atıkları azaltın, bunları tekrar edin” diyoruz. Örneğin; 8 senedir mağazalarımızda bulunan dolum üniteleri ile tekrar doldurulabilir ambalaj projesini sürdürüyoruz. Sürdürülebilir, kaliteli içeriklerimiz, “curelty free” temiz formüllerimizle güven sunuyoruz. Doğa dostu üretim çerçevesinde formüllerimizde paraben, silikon, petrol türevi ham maddeler kullanmayarak, temiz içerikli, cilde ve çevreye dost ham maddelere yer veriyoruz. Sürdürülebilirlik esaslarına dayanan doğaya saygılı üretim teknolojilerimiz ve doğa dostu ürünlerimizle sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam ediyoruz. Yeni fabrikamız da tamamen bu anlayış üzerine inşa edildi. Kullandığımız yeni nesil teknolojiler ile doğa dostu üretimlerimize devam ederken sıfır karbon hedefi içindeyiz. Yüzde 100 yenilenebilir enerji kullandığımız fabrikamızda Yeşil Enerji Sertifikası’na sahibiz. Fabrikamızdaki en son güzel haber ise; sıfır atık belgesini almış bulunmaktayız. Atıklarımızı kaynağında ayrıştırarak, cam-plastik- kağıt olarak geri dönüşüme kazandırıyoruz.
Horeca tarafında ne gibi faaliyetler yürütüyorsunuz?
Mekanlarda tercih edilen kokuların, mekanların estetik kalitesine, hissettirdiği pozitif duyulara katkısı olduğunu ve akılda kalıcılığını artırdığını biliyoruz. Tabii doğru koku seçimi buradaki en önemli ayrıntı. Mekânların anlatmak istediği hikâyeyi en iyi aktaranlardan biri de koku. Bugün oteller, havayolları şirketleri, mağazalar, kafeler kokunun gücünü mekânlarında kullanıyorlar; kendileri için özel kokular tasarlatıyorlar. Ne mutlu ki artık kokunun gücü tam anlamıyla keşfedildi. Atelier Rebul olarak biz de üst segmentteki 200 otelde ürünlerimizle yer alıyoruz. Four Seasons Bosphorus, Ritz Carlton ve Pera Palace Hotel gibi önemli otellerde sıvı sabun, losyon, çubuklu oda kokusu gibi ürünlerimiz otel misafirleri ile buluşuyor. Atelier Rebul severlerle en son buluşturduğumuz Atelier Rebul X Çırağan Palace koleksiyonumuz ise asırlık markaların köklü tarihini notalara taşıdı. Bunun dışında Atelier Rebul olarak yıllık 25 milyon adeti bulan kolonyalı mendil üretimimiz bulunuyor. Bu kolonyalı mendillerle Sunset, Novikov, Azur, Ulus29 ve Lucca gibi lüks restoranlarda yer alıyoruz.