Zamansız Tasarımların Adresi: Wangan Studio

Zamansız Tasarımların Adresi: Wangan Studio

Röportajımıza başlamadan önce biraz Wangan Studio’yu tanıyabilir miyiz?

Wangan, yeme içme ve ağırlama sektörlerinde bir danışmanlık markası olma hedefi ile yola çıkmış bir tasarım ofisi. İlk günden beri tasarladığımız mekanlarda son kullanıcının yaşayışını tasarımı oluşturan hikayenin merkezine alarak yaratım süreçlerimizi yönetiyoruz. Bu noktada da tasarladığımız mekanlardaki yaklaşımımız sadece mimari veya iç mimari bir dünya yaratmanın ötesinde, mimari ölçekten mobilya, ürün tasarımı ölçeğine, ekip kıyafetlerinden servis ürünlerine, markanın görsel ve duyusal son kullanıcıya değen her türlü kalemini bir bütün olarak ele aldığımız bir yaklaşımla çalışıyor ve bütünü kurgularken en ince detayların bu bütünü yaratan birleşenler olduğunun bilinciyle tasarımı ele alıyoruz.

Mekan tasarımlarını yaratırken aynı zamanda ürünleriniz üzerinden özel koleksiyonlar da yaratıyorsunuz. 2019 yılında Interior Design Best of the Year Awards’dan yılın Aydınlatma Tasarımı ödülünü, 2020 yılında ise EDIDA’dan yılın En İyi Outdoor Mobilyası Tasarımı ödülünü aldınız. Bu koleksiyonları oluştururken nasıl bir yol izliyorsunuz, HM Gazete okuyucularımız için anlatabilir misiniz?

Wangan olarak, projelerimizde çok farklı ölçeklerde çalışmayı benimsemiş bir tasarım ofisiyiz. Yarattığımız tüm mekanlarda o mekana özel ürünler tasarlayarak, kurguladığımız dünyayı daha özel kılmaya çalışıyoruz. Zamanla yarattığımız ürünler Wangan’a ait bir koleksiyona dönüştü ve bu koleksiyonun lansmanını ilk defa 2019’da Londra Tasarım Haftası’nda gerçekleştirdik. İlk günden beri projelere özel ürünler tasarlamak ve bu ürünleri Wangan ürün koleksiyonunun bir parçası haline getirmek Wangan’ın tasarım hayatının vazgeçilmezlerinden biri.

Architizer A+Awards’ın ‘Restoranlar’ kategorisinde Özel Mansiyon Ödülüne layık görüldüğünüz Gina Restoran projenizin aşamalarında sizi en zorlayan bölüm hangisiydi?

Gina, 13 yıldır müşterilerini ağırlayan Kanyon’un kültleşmiş restoranlarından biriydi. Bunca zamandır varlığını sürdüren bir restoranda operasyonun mevcut düzenini tamamen yeni baştan kurgulamak ve müşterilere bugüne kadar alıştıkları dünyadan kopmadan, daha ileri bir seviyede deneyim yaşatabilmek adına doğru hissiyatı tasarlamaya çalışmak en zorlayıcı durumlardandı. Bunun dışında tasarımın ana karakterlerinden birini oluşturan Hollanda asıllı sanatçı Stefan Bleekrode’a ait İtalyan Rivierasını ve Toskana’yı resmettiği eserlerinin dijital ortama aktarılarak el yapımı seramiklerin üzerine basılması da keyifli olduğu kadar zorlayıcıda bir süreçti.

Ara Güler Müzesi Dükkan, Leica ve Monochrome projeleri ile dünyanın en prestijli tasarım ödüllerinden biri olan ‘Red Dot: Best of the Best’ ödülüne layık görüldünüz. Sizce bu başarıyı neye borçlusunuz?

Ara Güler Müzesi + Leica + Monochrome projesi, şehrin yeni kültür sanat destinasyonları arasında yer alan Galataport’un önemli projelerinden biri. Bir sergileme alanı, müze mağazası, bir brasserie ve bir fotoğraf makinesi mağazasının tek bir çatı altında birlikte çalışması gibi zorlu bir tasarım ihtiyacına yanıt aradığımız bu projedeki en önemli tasarım kararlarımızdan biri kuşkusuz ki birbirlerinden tamamen farklı kullanım fonksiyonlarına sahip bu 3 markayı ayrı ayrı ele almak yerine, deneyim hikayesini markaların ortak noktaları üzerine kurgulamak oldu. Mekanın ortasına üç boyutlu ahşap bir desenle kaplanarak yerleştirilen ve Monochrome’un mutfak alanını içinde barındıran ana kütlenin yüzeyleri üç markanın ortak noktası olan fotoğrafçılığın ve fotoğraf makinesinin temel öğelerinden olan diyafram açıklığının (apertür) geleneksel formundan esinlenilerek tasarlandı. Yüzeylerinde Leica’nın vitrin ünitelerinin, Ara Güler Müzesi’ne ait sergileme yüzeylerinin ve Monochrome’un barının yer aldığı bu kütle, üç boyutlu yapısı sayesinde üzerinde oluşan ışık-gölge oyunlarıyla mekanın içinde olduğu kadar dışından da dikkat çekerek tasarımın en baskın öğelerinden biri haline gelmiş oldu. Farklı hizmetler veren bu üç markanın birbirleriyle bu kadar doğru bir kurguda çalışıyor olması ve her birinin kendilerine ait çok büyük bir detaylılıkla tasarlanmış alt mekanlarının olması bu projenin en başarılı tarafları oldu diyebiliriz.

Horeca sektörüne yönelik şu an üzerinde çalıştığınız projeler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Wangan Studio olarak konsept tasarım sunumunu son gerçekleştirdiğimiz projemiz, Londra – Mayfair’de hayata geçmesi planlanan bir Çağdaş Korean Barbeque restoranı. Bunun dışında proje gündemimizde Dubai, Palm’da planlanan bir beach club, daha önce Türkiye’de tasarladığımız bir restoranın Hırvatistan Zadar’daki yeni şubesi, Bodrum Yalıkavak’da ve Beyoğlu’nda yer alan iki otel projemiz, aynı zamanda Bodrum Yahşi’de binicilik konseptli bir üyelik kulübü ve otel projemiz var.

www.wangan.studio