Kent Boringer’in Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Aydın Soyyiğit ile profesyonel mutfaklara yönelik inovatif ürünleri, şeflerle kurdukları yaratıcı iş birliklerini ve teknoloji odaklı dönüşümü konuştuk.
Öncelikle Kent Boringer’i ve sizi biraz tanıyabilir miyiz? Kent Boringer’deki görevinizden ve şirketin genel yapısından kısaca bahseder misiniz?
Ben Aydın Soyyiğit. Aile şirketimizin üçüncü kuşak temsilcilerinden biri olarak Kent Boringer’de Yönetim Kurulu Üyesi ve Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum.
Kent Boringer, özellikle sıvıyağ, toz gıda ve pastacılık kategorilerinde uzmanlaşmış, yenilikçi ve dinamik bir üretici. Sadece ürün satmıyoruz; dünya mutfaklarına Türk üretim kalitesiyle dokunuyoruz. Müşteri beklentilerini aşan çözümler geliştirmek ve kültürel lezzet mirasımızı global pazara taşımak en büyük motivasyonumuz.
Ben de bu süreçte markalaşma, ihracat stratejileri, pazar araştırmaları ve ürün geliştirme alanlarına liderlik ediyorum. Şirket kültürümüz hâlâ aile değerlerine yaslanıyor ama bugün artık bir aile şirketinden fazlasıyız, globalde söz sahibi bir gıda markasıyız.
Kent Boringer olarak 136 ülkeye ihracat yapan, %100 Türk sermayeli, global ölçekte rekabet edebilen bir markayız.
Kent Boringer olarak Horeca kanalına yönelik ne tür ürünler sunuyorsunuz? Bu ürünlerin öne çıkan özelliklerinden kısaca bahseder misiniz?
Kent Boringer olarak Horeca kanalına özel, profesyonel mutfakların ihtiyaçlarına yönelik geniş ve derin bir ürün portföyü sunuyoruz. Bu alanda özellikle sıvı yağ, pastacılık ürünleri ve lezzet zenginleştiriciler ön plana çıkıyor. Endüstriyel mutfaklarda zaman, standardizasyon ve verimlilik çok önemli olduğu için ürünlerimizi bu kriterleri gözeterek geliştiriyoruz.

Horeca kanalına yönelik sunduğumuz başlıca ürün grupları arasında:
- Bulyon, sebzeli çeşni, patates püresi gibi lezzet zenginleştiriciler,
- Puding, trileçe, red velvet gibi kek un karışımları,
- Jöle, krema ve krem şanti gibi pastacılık ürünleri,
- Topping sos ve şuruplar,
- Pralin ve kakaolu fındık kremaları,
- Ayçiçek, mısır, kanola ve zeytinyağı gibi sıvı yağ,
- Kızartmalık, baklavalık, yemeklik margarin çeşitleri yer alıyor.
Bu ürünlerin en büyük avantajı, yüksek verimlilikle düşük fire oranı sunmaları, uzun raf ömrü, standart lezzet ve her kullanışta aynı kaliteyi garanti etmeleri. Ayrıca şeflerimizin yaratıcı tarifler üretebilmeleri için hem klasik hem de yenilikçi reçetelerle destekliyoruz.
Gıda üretim süreçlerinde teknoloji her geçen gün daha fazla belirleyici oluyor. Bu teknolojik dönüşüm sizce sektörü nasıl etkiliyor? Kent Boringer olarak bu değişime nasıl adapte oluyorsunuz?
Gıda sektöründe teknolojinin etkisi artık sadece üretim hatlarıyla sınırlı değil; ürün geliştirmeden kalite güvenceye, lojistikten müşteri deneyimine kadar her aşamada belirleyici hale geldi. Yalnızca lezzetli ürün üretmek yetmiyor aynı zamanda daha güvenli, daha izlenebilir, daha sürdürülebilir ve daha verimli üretim süreçleri gerekiyor.
Kent Boringer olarak bu dönüşüme hızla adapte olduk. Üretim hatlarımızı dijitalleştirdik, veri analitiği ve otomasyon sistemleriyle verimliliği artırdık. Ar-Ge süreçlerimizde teknoloji sayesinde daha hızlı ve isabetli ürün geliştirme yapabiliyoruz.

Bu teknolojik dönüşümün sektöre getirdiği en önemli değişimlerden biri de esneklik. Artık çok daha hızlı değişen tüketici beklentilerine cevap verebilmek gerekiyor. Biz de üretim altyapımızı bu çevikliğe uygun olarak sürekli güncelliyoruz. Aynı hatta farklı ürün gruplarını çalıştırabilen esnek sistemlerimiz sayesinde hem iç pazara hem de 136 ülkeye ihraç ettiğimiz ürünlerimizle aynı anda hizmet verebiliyoruz.
Şefler için geniş bir ürün yelpazesi sunuyorsunuz. Bu üretim süreci, profesyonel mutfaklarla olan ilişkinizi nasıl etkiliyor? Şeflerle özel projeler ya da iş birlikleri planlıyor musunuz?
Şefler bizim için sadece ürünün son kullanıcısı değil, aynı zamanda ilham kaynağımız ve iş ortağımız. Ürün yelpazemizi geliştirirken, onların ihtiyaçlarını ve beklentilerini doğrudan dikkate alıyoruz. Şeflerle sürekli temas halindeyiz; demo mutfağımızda birlikte ürün testleri yapıyor, geri bildirimlerini Ar-Ge süreçlerimize entegre ediyoruz. Hatta bazı ürünlerimizi doğrudan şef iş birlikleriyle geliştirdik.
Önümüzdeki dönemde şeflerle birlikte özel tarif serileri, eğitimler ve uluslararası lezzet projeleri gibi iş birliklerini daha da artırmayı hedefliyoruz. Çünkü biz şuna inanıyoruz: Lezzet ancak sahada, mutfakta birlikte yaratılır.
Horeca kanalındaki profesyoneller için inovasyonun ve Ar-Ge’nin önemi gittikçe artıyor. Kent Boringer’in bu alandaki ileriye dönük yatırımlarından ve yenilikçi yaklaşımından HM Gazete okuyucuları için bahseder misiniz?
Horeca kanalında başarı, artık yalnızca lezzetle değil; inovasyon ve esneklikle de mümkün. Kent Boringer ailesi olarak biz, şeflerin değişen ihtiyaçlarına yanıt verebilmek için Ar-Ge yatırımlarını her geçen gün artırıyoruz.
“Bizce inovasyon laboratuvarda değil, mutfakta doğar”. Biz bu anlayışla demo mutfağımızda şeflerle birebir çalışarak ürünlerimizi geliştiriyoruz. Hazırlık süresini kısaltan pratik karışımlar, bitkisel bazlı ürünler, özel diyet destekleri ve temiz içerikli ürünler üzerine çalışmalarımız devam ediyor.
