Eksim Holding Gıda Grubu Başkanı ve Eksun Gıda Genel Müdürü Ahmet Demir ile un sektörüme yönelik güncel Ar-Ge çalışmaları hakkında detaylı bilgiler aldık.
İlk olarak Eksun Gıda’yı kısaca tanıyabilir miyiz? Ayrıca 60. yılını geride bırakan Sinangil markasının tarihçesini bize anlatabilir misiniz?
Eksun Gıda, 1996 yılında Tekirdağ’daki üretim tesisiyle faaliyete başladı. 2001 yılına kadar bu tesisteki üretim kapasitesini artırırken aynı zamanda Konya’da yeni bir üretim tesisi kurdu. 2004’te Türkiye’nin ilk paketli ununu üreten Sinangil markasını portföyüne dahil etti ve büyümeye devam etti. Bugün ise Tekirdağ ve Konya’da yaklaşık 96.000 m² alana sahip üretim tesislerimizde un çeşitleri başta olmak üzere; un karışımları, pişirme yardımcıları, pastacılık malzemeleri ve glütensiz ürün kategorilerinde 200’den fazla ürünün üretimini gerçekleştiriyor, bakanlık onaylı Ar-Ge merkezimizde sosyal faydaya yönelik ürün geliştirme ve iyileştirme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye’nin ilk paket un üretimini gerçekleştirerek sektörde öncü bir rol almıştık. Bugün de Sinangil markamızla sektördeki öncü ve ihracattaki lider konumumuzu korumaya devam ediyoruz. İlklerin markası olarak, yine 2006 yılında Türkiye’nin ilk glütensiz paketli un üretimini gerçekleştirdik. Bugün Sinangil Gluten Yok markamızla glütensiz un kategorisinde açık ara liderliğimizi sürdürüyoruz. Ürettiğimiz glütensiz un çeşitlerinin yanında tüketime hazır glütensiz ekmek ve atıştırmalık ürünlerin olduğu geniş bir kategori ile Çölyak hastaları ve glütensiz un tüketimini tercih eden tüketicilerimizin önemli bir ihtiyacını karşılıyoruz. Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu (İSO 500) listesinde 290. sırada yer alan Eksun Gıda olarak, üretim gücümüzü sürdürülebilir yatırımlarla artırıyoruz. Geçtiğimiz yıl 60. yılımızı kutladığımız ve çok kapsamlı bir hazırlıkla gerçekleştirdiğimiz iletişim kampanyalarımızın devamı niteliğinde, yıllardır mutfaklarda tüketicilerimizle olan beraberliğimizi taçlandırmak için bir kampanya başlattık. Kampanya kapsamında “Ununu Duymayan Kalmasın” çağrımızla sosyal medyada takipçilerimizden nesilden nesile aktarılmış aile tariflerini bizlerle paylaşmalarını istedik. Gelen yüzlerce tarif arasından seçilen tarifleri “Sinangil 60 Yıllık Tarifler” kitabında topladık. Çok keyifli ve geniş katılımlı bir etkinlikle tanıttığımız bu kitabı yalnızca bir tarif kitabı olarak görmüyor, mutfak kültürümüzün ve damaklarımızda yer etmiş geleneksel lezzetlerin yarınlara kalmasında değerli bir aracı olarak görüyoruz.
Sinangil Profesyonel tarafında Horeca sektörüne sunduğunuz ürünleriniz nelerdir? Sektöre yönelik sunduğunuz çözümler ve hizmetler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Profesyonel alanda çeşitli un, yufkalık un, böreklik un, baklavalık un, lavaşlık un, sandviçlik, hamburgerlik, pizzalık un, pidelik un, simitlik, tostluk un, elek altı, kek unu, gofretlik ve bisküvilik un ürünlerimiz yer alıyor. Yurt içi endüstriyel pazarlara yönelik ürünlerimizde 2023 yılında yaklaşık 235.000 ton satışa ulaştık. Perakende pazarındaki liderliğimizin yanında, aylık ortalama 20.000 tonluk satışla endüstriyel un pazarında da güçlü bir konumdayız. Konya ve Tekirdağ gibi buğday havzası olarak nitelendirebileceğimiz lokasyonlarda konumlandırdığımız iki fabrikamız ve yüksek buğday stoklama kapasitemiz, bize 365 gün rekabetçi fiyat ve sabit kalite avantajı yaratıyor. Tüm bu avantajlarla şekillendirdiğimiz hattımıza, tecrübeli teknik ekibimiz ve güçlü satış/dağıtım kanallarımız eşlik ediyor. Geniş ürün gamımız ve ürün kalitemiz, bizlere fırın ve unlu mamul üreticilerin talep ettiği ürünleri yüksek düzeyde karşılama imkanı sağlıyor. 1996 yılından beri rekabetçi fiyat ve sabit kaliteyle üretim yapan şirketimize duyulan ticari güvenin yüksek olması ve marka değerimiz, bizi rakiplerimizden ileriye taşıyor. Ayrıca ihracatımızın tamamı da endüstriyel pazarlara yönelik olarak devam ediyor.
Un sektörüne yönelik güncel Ar-Ge çalışmalarınızı anlatabilir misiniz?
Ar-Ge merkezimizde tüketicilerin her türlü ihtiyacına cevap verecek un ve diğer kategorilerdeki ürünlerimizi en kaliteli şekilde üretmek için çalışıyoruz. Bugüne kadar tamamen bitkisel özütleri bir araya getirerek geliştirdiğimiz baklavalık – böreklik – mantılık un, ekmeklik – poğaçalık – simitlik un, mor un, makarna – pizza hamuru için ideal sarı semolina unu, kek unları ve ekmek karışımları gibi farklı tüketici taleplerine yönelik çok sayıda un çeşidi geliştirdik. Bu sene ise ekmek yapısının zenginleştirilmesi, bitkisel bileşenlerin ekmek formülasyonlarına entegrasyonu ve sıfır atık ilkesine dayalı yenilikçi geliştirmeler üzerinde yeni projelerimizi hayata geçirmeyi planlıyoruz.
Çölyak Vakfı ile Sinangil Gluten Yok arasındaki işbirliği hakkında neler söylemek istersiniz?
İlk olarak 2006 yılında sosyal bir proje olarak çölyak hastası tüketiciler için Türkiye’nin ilk glütensiz ununu üreterek çıktığımız farkındalık yolculuğunda, bugün çok daha geniş glütensiz ürün portföyü ile hizmet vermekten mutluluk duyuyoruz. Bu yıl Çölyak Vakfı ile birlikte 2.’sini düzenlediğimiz Glütensiz Yaşam ve Çölyak zirvemizi, fonksiyonunu artırmak ve mesajlarımızı daha geniş bir alana yaymak adına gelenekselleştirdik. “Daha konforlu bir yaşam mümkün” mottosuyla bu yıl ikincisini düzenlediğimiz zirvemize; Diyetisyen Merve Sena Nazlı, Psikiyatr Doç. Dr. Mihriban Dalkıran ve Gastroentereloji Uzmanı H. Tarık Kani çölyak hastalığını farklı açılardan ele aldı. Konuklarımız çölyak hastalığının gelişimi, yaygınlığı, hastalık sahiplerinin dikkat etmesi gerekenler gibi birçok konuda ufuk açıcı bilgiler aktardılar. Bu alanda önemli faaliyetler sürdüren Çölyak Vakfı ile birlikte çalışmaktan ve çalışmalarında en büyük destekçisi olmaktan mutluluk duyuyoruz.
Son olarak, sektördeki rekabet ortamında konumunuzu korumak için hangi stratejileri uyguluyorsunuz? HM Gazete okuyucuları için rakiplerinizden farklı olarak sunduğunuz çözümleri anlatabilir misiniz?
Geçtiğimiz yıl halka arzımızı gerçekleştirmemizin ardından yatırımlarımıza hız kesmeden devam ettik. Konya fabrikamıza 12 adet 90 tonluk un silosu yatırımı için anlaşmalar imzalayarak, un depolama kapasitesini artırmayı ve sürdürülebilir kalite anlayışını desteklemeyi hedefledik. Un üretim tesislerimizde elektrik ihtiyacının karşılanmasına yönelik yenilenebilir enerji santrali kurma çalışmalarımıza başladık. Lisanslı depoculuk yatırımımızla da lisanslı depoculuğun getirdiği kazanımlardan daha fazla yararlanmayı hedefledik. Bizi endüstriyel sahada rakiplerimizden ayrıştıran unsurlardan bir diğeri ise yüksek teknolojiyle donatılmış üretim parkuruna sahip olmamız diyebilirim. Rekabet avantajı sağlayan bu yatırımlarla birlikte, oluşturduğumuz yeni prim yapımızla da satın alımlarda olumlu etkiler bekliyoruz. Ayrıca satış organizasyonu içinde saha/alan ve bayi segmentasyon çalışması ile satış ekiplerimizin performans ölçümlemelerini yapıyor, bu alanlardaki etkiyi dikkatle takip ediyoruz. Yatırımlarımızla birlikte artacak olan üretime, pazarlama ve dağıtım ağını entegre ederek stratejimizi optimize edeceğiz.